WWE 2K22 – İnceleme

WWE 2K20 tam manasıyla bir faciaydı, herhalde kimse buna itiraz etmeyecektir. 2K bile bunu görüp 2021’i es geçmeye ve direkt bu yıla atlamaya karar verdi. Bu türlü bir karar akabinde ne beklenir? Seriyi toparlayacak bir atak yapılması. 2K, bu hususta kıymetli bir adım atmış, bu sefer ödevine çalışarak çıkmış karşımıza.

Oyun modlarından mod beğenin kendinize, bu sefer yolumuz uzun olacak üzere…

WWE serisinin en avantajlı olduğu yer, bir çok oyun modu ve sürüsüne rahmet içerik sunması olsa gerek (aslında 2K oyunlarının geneli için de bu türlü olduğunu söyleyebiliriz). Bu durum, WWE 2K22 için de geçerli. Sizi karşılayan ana ekran üzerinden adım adım giderek oyun modlarını anlatayım müsaadenizle.

Play, birinci el atabileceğiniz yer. Burada Tutorial kısmının haricinde One on One, Two on Two, Triple Threat, Fatal 4-Way, 5-Man, 6-Man, 8-Man olarak isimlendirilen ve isimlerinden de anlayabileceğiniz üzere güreşçi sayısının yükseldiği farklı modlar mevcut. Ayrıyeten bunların yanında Handicap (1’e karşı 2, 1’e karşı 3, 2’ye karşı 3 maçlar yapabildiğiniz kısım) ve Royal Rumble (10, 20, 30 güreşçiyi kapıştırdığınız bir nevi Battle Royale’in WWE şubesi) üzere alternatifler de bulunuyor. Dilerseniz Custom Matches altından bu 9 moddan birini seçip özelleştireceğiniz uğraşlar de ayarlayabiliyorsunuz. Tournament kısmında ise, 8 şampiyonadan birisini seçip bir turnuva düzenlemek imkânınız var. Bu ortada her bir modun altında da seçenekler mevcut, örneğin 8-Man kısmında Ladder Tag yahut Battle Royal üzere modlardan birisini seçebiliyorsunuz ya da Fatal 4-Way altında Hell in a Cell yahut Steel Cage üzere modlar ortasında bir tercihte bulunabiliyorsunuz, büsbütün sizin zevkinize kalmış. Velhasıl, tekrar sürüsüne rahmet oyun modu mevcut -ki şimdi birinci başlığı ele aldık, dikkatinizi çekerim.

Showcase modunda; 1997’den 2020’ye uzanan devirde bu yılki yıldızımız Rey Mysterio’nun mesleğinde kıymetli yeri olan 12 maçı tekrar canlandırıyoruz. Mysterio o maçlarla ilgili anılarını anlatıyor, maça başlıyoruz, sonra ortaya o maçtan sahneler giriyor, Mysterio değerlendirmelerini aktarıyor, maçtan görüntüleri izlerken tekrar oyuna dönüyoruz ve kaldığımız yerden gayrete devam ediyoruz. Bu yılın sevdiğim modlarından birisi oldu. Bilhassa görüntüden maça geçiş sahnelerinin pürüzsüzlüğünü not etmek isterim; neredeyse görüntüdeki sahnenin içinde üzereyiz. Maçlar da kullanılan orta sahneler de hoş seçilmiş. Rey Mysterio da sağ olsun işin drama kısmına hoş katkıda bulunmuş 🙂

Universe, elinizdeki geniş güreşçi havuzundan birisini seçip dönemlik gayrete atıldığınız oyun modu (NBA muadili MyNBA). Burada Superstar Mode yahut Classic Mode ortasında seçim yaparak başlıyoruz. Superstar modu, güreş dünyasının yıldızlarından birisini seçip onun mensubu olduğu tertipteki uğraşlara girişiyorsunuz (Mesela, Roman Reigns’ı seçerseniz Smack Down’dasınız ve Sheamus ile başlıyorsunuz mücadelenize). Classic Mode ise, bir nevi sandbox modu. Seçtiğiniz güreşçinin özelliklerini de değiştirebiliyor, hoşunuza daha çok gidecek hareketlerle gösterisi sizin için daha renkli hale getirebiliyorsunuz.

MyGM kısmı, ismi üzerinde ‘General Manager’ rolüne büründüğünüz mod. Burada 5 GM’den birisini seçerek başlıyorsunuz. Bunların her birisinin kendine has avantajları kelam konusu. Adam Pearce (Intstigator), tüm rekabet puanlarını 1 artırıyor; Sonya Deville (A Superstar’s GM), takımınızın moralini 15 artırıyor; William Meşru (Legend Whisperer), birinci hafta imza attırdığınız birinci efsane güreşçinin fiyatsız olmasını sağlıyor; Shane McMahon (Coast to Coast), +2 show bonusu veriyor ve birinci hafta maç ayarlamaları ücretsiz oluyor; Stephanie McMahon (The McMahon Presence), birinci hafta 2 kat para kazanmanızı sağlıyor. GM tercihinizin yanında bir de marka tercihinde bulunuyorsunuz ve seçtiğiniz bu markaya nazaran alacağınız kart paketi belirleniyor (Smack Down – Birth of Legends, Raw – This is War, NXT – Fighting Champion, NXT UK – International Takeover). Sonrasında da rakip GM’in kim olacağını, rakip güreşçilerin hangi markadan/organizasyondan olacağını, uğraşın kaç hafta süreceğini belirleyip çabaya atılıyorsunuz.

Takımınızı kurarken hem elinizdeki bütçeyi yeterli yönetim etmeniz hem de olabildiğince istikrarlı bir takım kurmaya çalışmanız yerinde olur (Bununla mı uğraşayım artık diye düşünüyorsanız Draft işini otomatik olarak da halledebilirsiniz tabii). Dönem boyunca karakterlerinizin popülerliğini artırmak için hem yaptığınız maçlardan yararlanıyorsunuz hem de reklam yapmak yahut güç kartları kullanmak üzere alternatifleriniz var. Her hafta yapılacak güreşleri, hangi güreşçinizi hangisiyle dövüştüreceğinizi, güreşlerin formatını, kimle reklam yapacağınızı, hayır tertiplerini vs belirleyip o haftanın takvimini oluşturuyorsunuz. Buradaki çabaları simüle edebiliyor, izleyebiliyor yahut denetimi elinize alıp maçı şahsen yapmayı tercih edebiliyorsunuz. Bu moddaki temel gaye, şovunuzum rakibinizin gösterisinin önüne geçmesini sağlamak.

MyFaction; NBA’deki MyTeam’in karşılığı olarak değerlendirebileceğimiz oyun modu. Kartlar topluyor, misyonları yerine getiriyor, daha güzel desteler oluşturmaya çalışıyorsunuz. Burada da tekrar günlük girişler karşılığında verilen mükafatlar var, vazifeleri yerine getirdikçe elde edilen mükafatlar var ve yeniden mikro ödemeler var 🙂

Son olarak; MyRise, kendi güreşçinizi oluşturup onu gösteri dünyasının yeni yıldızı yapmaya çalıştığınız oyun modu oluyor (NBA’deki MyCarreer modu). Karakterinizin hangi arkaplana sahip olduğunu seçiyor, görünümünü belirliyor, memleketinee karar veriyor ve mesleğinize adım atıyorsunuz. Sonrası iddia edebileceğiniz üzere, “maçları kazan, yeni superstar ol” 🙂

Buraya kadar yazdıklarımdan anlayabileceğiniz üzere, oyun modları konusunda yeniden elini korkak alıştırmamış, ne varsa üzerimize boca etmiş 2K. Ayrıyeten, evvelki oyunda da olduğu üzere, oyuncu topluluğu tarafından üretilen içeriklere de erişebiliyor ve siz de yeni içerikler üretebiliyorsunuz. Hasebiyle, kolay kolay tüketebileceğiniz, tabanını sıyıracağınız bir oyun değil WWE 2K22.

O vakit, temel soruya gelelim; eğlenceli bir oyun olmuş mu? Çabucak yanıt vereyim, evet. 2020’deki görsel facia geride kalmış, yıldızlarımız tam da olması gerektiği üzere görünüyorlar. Müzikler konusunda esasen pek bir külfeti yoktu serinin, bu performans devam ettiriliyor. Oynanış kısmına gelecek olursak, tahminen serinin sıkı takipçilerinin tenkidine muhatap kalacak formda kolaylaştırılmış kısımlar olabilir, fakat benim üzere “bu hususta pek de yetenekli sayılmam” diyenler için oyunun daha erişilebilir ve daha zevkli hale geldiğini söyleyebilirim. Bir evvelki oyunda yaşadığım külfetlerden birisi olan denetim sorunu aşılmış, daha rahat bir oyun olmuş.

Uzun lafın kısası; bu sefer işler benim için yolunda gitti, zevkle oynadığım bir oyun oldu; The Rock ile Andre the Giant’ı yahut Hulk Hogan ile The Undertaker’ı kapıştırmak çok eğlenceliydi. Rey Mysterio’nun meslek seyahatine ortak olmak hoştu. Universe kısmında The Rock, Roman Reigns, John Cena üzere isimlerle dönem boyunca gösteri yapmak keyifliydi.

Elbette, 2K oyunlarının klasiği mikro ödemeler yeniden eleştirilebilecek bir nokta. Bir de nazar boncuğu, birkaç glitch ve bug ile de yolumuz kesişti. Lakin, 2020 hadisesinden sonra WWE 2K22, ilaç üzere geldiğinden bu sıkıntılara çok da odaklanmak istemiyorum. Bu sefer olmuş; şayet WWE ilginizi çekiyorsa, fiyatı makul bir seviyeye indiğinde gönül rahatlığıyla bir fırsat verebilirsiniz bence.